Temiz ve Soylu Türküler Söyleyelim / Özgür Balkılıç ![]() Cumhuriyetin ilk dönemlerinde klasik Türk müziğinin devlet katında itibar görmediği malumunuzdur. Atatürk kendi meclislerinde Deniz Kızı Eftalya ile Safiye Ayla’yı yarıştırırken, devlet radyosunda o güzelim şarkılar çalınamaz olmuş, millet Arap radyolarını dinlemeye başlamıştır. Bu dışlamanın nedenleri hep tartışılır. Bunun sadece bir yanlış anlaşılma olduğu, Atatürk’ün değil çevresindekilerin işgüzarlığından böyle bir sonuca gidildiği sık sık söylenir. Özgür Balkılıç’ın Temiz ve Soylu Türküler Söyleyelim (Türkiye’de Milli Kimlik İnşasında Halk Müziği) adlı kitabı, bu uygulamanın hiç de tesadüfi olmadığını gösteriyor. Erken Cumhuriyet döneminin egemen ideolojisi olan Kemalizm’in milliyetçilik “oku” Osmanlı Geleneksel Müziği’ni (yazar klasik Türk musikisi yerine bu tanımlamayı kullanıyor) yabancı ve zararlı bir unsur sayıyordu. Balkılıç, Erken Cumhuriyet’in müzik politikalarını ele alırken, aslında genel yaklaşımın dünyadaki diğer “milliyetçi” ideolojilerden temelde farklı olmadığını gösteriyor. Milliyetçiliğin asal özelliklerinden biri “halk” kavramının yüceltilmesidir. Türkiye’nin söz konusu döneminde “halkın gündelik yaşamı, giyim kuşam tarzından yemek adabına, gündelik yaşam alışkanlıklarından davranış pratiklerine kadar geniş bir yelpazede dönüştürülmeye, yeni bir hayat tarzı topluma aşılanmaya çalışılır. Yaratılacak olan yeni, modern ve bir o kadar da ‘milli geleneklerine’ bağlı bireylerdir.” Seçici ve yeniden biçimlendirici bir mahiyetle yaklaşılsa da “halk türküleri” bu dönemin gözdeleriydi. Osmanlı Geleneksel Müziği ise devlet katında muteber sayılmıyordu. Mustafa Kemal’in 1928 yılında Sarayburnu’nda bir davette yaptığı konumadan sonra müzikal alanda devlet eliyle yapılan müdahaleler artacaktı. Davette Klasik Türk Müziği çalınmış, Atatürk de büyük bir keyifle bunu dinlemiştir. Ama konuşmasında “benim Türk hissiyatım üzerinde artık bu musiki Türk’ün çok münkeşif [keşfedilmiş] ruh ve hissini tatmine kâfi gelmez,” diye görüşlerini açıklamıştı. Ama Atatürk’ün müzik politikalarına yön verecek esas konuşması 1 Kasım 1934 tarihinde TBMM’nin açılışında gerçekleşir. Milletvekilerine hitaben yapılan konuşmada Atatürk, güzel sanatların bütün dallarında ilerlemek gerektiğini, bu ilerlemede de başı müziğin çekmesi gerektiğini vurgular. Konuşmada mevcut müziğin “yüz ağartacak ölçülerden uzak olduğunu”, yapılması gereken işin ise “ulusal, ince duyguları, düşünceleri anlatan, yüksek deyişleri, söyleşileri toplamak, onları, birgün önce genel son musiki kurallarına göre işlemek” olduğunu belirtir. Türk ulusal musikisi ancak bu şekilde evrensel düzeyde yerini alabilecektir. Özgür Balkılıç’ın kitabı bu derleme çalışmalarını derinlemesine irdeledikten sonra, halk müziğinde çok seslilik arama çabalarını, klasik batı müziğine türküleri aşılama çalışmalarını ayrıntılı olarak aktarıyor. Bilimsel bir bakışla Erken Cumhuriyet’in kültür ve müzik anlayışını gözler önüne seriyor. Dönemin milliyetçi yaklaşımını eleştirel bir gözle inceliyor. |
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |